top of page

Amerika Birleşik Devletleri'nin Yeni Gümrük Vergilerinin Dünya Ticaretine Etkileri

Yapay zeka destekli araştırma

9 Nis 2025

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 2025 yılında uygulamaya koyduğu yeni gümrük vergileriyle küresel ticaret dinamiklerini önemli ölçüde sarsmıştır. Bu vergiler, başta büyük ticaret açığı verdiği ülkeler olmak üzere neredeyse tüm ticaret ortaklarını etkileyecek geniş kapsamlı bir yaklaşımı yansıtmaktadır.

1. Özet

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 2025 yılında uygulamaya koyduğu yeni gümrük vergileriyle küresel ticaret dinamiklerini önemli ölçüde sarsmıştır. Bu vergiler, başta büyük ticaret açığı verdiği ülkeler olmak üzere neredeyse tüm ticaret ortaklarını etkileyecek geniş kapsamlı bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Çin, bu hamleye karşı hızlı ve sert bir şekilde misilleme yaparak kendi gümrük vergilerini yürürlüğe koymuş ve iki ülke arasındaki ticaret savaşı tırmanmıştır. Bu rapor, ABD'nin yeni gümrük vergilerinin neler olduğunu, bu vergilerin gerekçelerini, küresel ticaret üzerindeki potansiyel etkilerini ve Çin'in misilleme adımlarının sonuçlarını detaylı bir şekilde analiz etmektedir. Ayrıca, bu gelişmelerin diğer ülkeler ve uluslararası ticaret örgütleri üzerindeki olası etkileri incelenirken, özellikle İstanbul ve Türkiye bağlamında ortaya çıkabilecek fırsatlar ve riskler değerlendirilmektedir. Raporun temel bulguları, bu ticaret savaşının küresel ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği, uluslararası ilişkileri gerginleştirebileceği ve tedarik zincirlerinde önemli değişikliklere yol açabileceği yönündedir. Türkiye için ise hem fırsatlar hem de riskler söz konusudur; bazı sektörlerde ihracatını artırma potansiyeli bulunurken, küresel ekonomik yavaşlama ve artan korumacılık eğilimleri olumsuz etkiler yaratabilir.


2. Giriş: Amerika Birleşik Devletleri'nin Yeni Gümrük Vergileri


2.1. Yeni Gümrük Vergilerinin Neler Olduğu ve Hangi Ürünleri Kapsadığı


Başkan Trump'ın 2 Nisan 2025 tarihinde ilan ettiği "karşılıklı tarifeler" (reciprocal tariffs), ABD'nin ticaret politikasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu yeni düzenleme, genel olarak tüm ithalatı %10 oranında etkileyen geniş kapsamlı bir tarifeyi içermektedir. Bu adım, ABD'nin uzun yıllardır benimsediği Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) prensiplerinden biri olan "en çok kayrılan ulus" (MFN) prensibinden uzaklaşıldığını göstermektedir. MFN prensibi, bir DTÖ üyesinin başka bir üyeye tanıdığı ticaret avantajını tüm üyelere genişletmesini gerektirirken, bu yeni tarife ülkeye özgü oranlarla bu prensibi ihlal etmektedir.


Ticaret açığı büyük olan ülkelere ise daha yüksek "karşılıklı" tarifeler uygulanmaktadır. Bu bağlamda, Çin için başlangıçta %34 olarak belirlenen bu oran, Çin'in misillemesi üzerine önce %84'e ve ardından %125'e kadar çıkarılmıştır. ABD'nin Çin'e uyguladığı tarifelerdeki bu hızlı ve önemli artış, iki ülke arasındaki ticaret savaşının ne kadar hızlı tırmanabileceğini açıkça göstermektedir. Başlangıçta %34 olan tarife, Çin'in misillemesi üzerine önce %84'e çıkarılmış ve ardından Trump'ın "saygısızlık" gerekçesiyle %125'e yükseltilmiştir. Bu durum, karşılıklı misillemelerin kontrolsüz bir şekilde artabileceğini işaret etmektedir. Diğer büyük ticaret ortakları için belirlenen oranlar ise Avrupa Birliği (AB) için %20, Güney Kore için %25, Japonya için %24 ve Tayvan için %32 gibi seviyelerde bulunmaktadır. Bu yüksek tarifeler sadece Çin'i değil, ABD'nin diğer önemli ticaret ortaklarını da olumsuz etkileyecek potansiyele sahiptir, zira bu ülkelerden yapılan ithalatın maliyetini artırarak ABD'deki tüketicilere ve işletmelere yansıyacaktır.

bottom of page